Viyana Gezi Rehberi

Tarihte defalarca kapılarına dayandığımız, günümüzde dünyanın en yaşanılası şehir listelerinde üst sıralarda yer alan Viyana, yüzyıllık cafeleri, klasik müziğe doyduğunuz müzeleri, sizi geçmişe götüren güzel sarayları ve bahçeleri ile görülmeye değer bir şehir.

Vaktiniz varsa Prag ve Budapeşte hatta Bratislava da yanına ekleyerek güzel bir Orta Avrupa turu planlayabilirsiniz. Biz çocuklu seyahat gerçekleştirdiğimizden programımızı sadece Viyana olarak yaptık.

Viyana’da İklim

Viyana’da tipik karasal iklim özellikleri görülüyor. Biz seyahatimizi 11-15 temmuz aralığında gerçekleştirdik. Hava sıcaklığı oldukça yüksekti, nemle de birleşince öğlen saatleri bunaltıcı idi. Temmuz –ağustos ayları Viyana’nın en sıcak ayları olmasına rağmen aynı zamanda en çok yağış aldığı dönemmiş. Bizim kaldığımız süre boyunca da 2 gün akşam 18.00 civarı yağış oldu. Sıcaklardan bunalmadan gezmek için ilkbahar ve sonbahar ayları gezmek için ideal olabilir. Kış ayları burada biraz sert geçiyor, ancak kışın seyahat etmekten keyif alıyorsanız Noel pazarı zamanı da Viyana’ya gelmek keyifli olabilir, gerisi size kalmış.

Viyana’ya Ulaşım

Viyana’ya İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerden direkt uçuş ile ulaşmak mümkün. Biz Ankara üzerinden Pegasus ile Viyana Havalimanına uçuşumuzu gerçekleştirdik. Biletimizi aylar öncesinden Pegasus yaz kampanyasından kişi başı gidiş dönüş 2500 TL gibi uygun bir fiyata aldık.

Havalimanından Şehre Ulaşım

Viyana Havalimanı şehir merkezine 18 km uzaklıkta bulunuyor. Havalimanından şehre ulaşmak için tren, hızlı tren, otobüs, taksi gibi birkaç seçenek mevcut.

*Tren: S-Bahn (S7) olarak bilinen ve şehir merkezine yarım saatte ulaşan bir tren. Biz dönüşte havalimanına giderken bu seçeneği kullandık. Biz Vienna City Card satın aldığımız için 1,80 euro ödedik. Normal ücreti kişi başı 4,50 euro.  Biletleri Avusturya Federal Cumhuriyeti’nin resmi demiryolu olan ÖBB’nin mobil uygulaması üzerinden satın aldık. Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.

S7 treni

*Hızlı Tren: CAT (City Airport Tren) olarak bilenen hızlı tren şehir merkezine 15 dakikada varıyor. Yalnız bu tren sizi St. Stephen Katedrali yakınındaki Mitte istasyonunda indiriyor, eğer orada konaklamıyorsanız metroya aktarma yapmanız gerekiyor. Ücreti kişi başı 14,90 euro. Aceleniz varsa düşünülebilir ancak bizce S7 varken bu kadar para vermeye gerek yok.

*Otobüs: Airport Lines otobüsleri de mevcut ancak tren (S7) gayet konforluydu.

*Taksi: Bildiğimiz klasik seçenek taksi. Zor zamanların kurtarıcısı ancak seçeneklerin pahalısı 🙂 Bavullarınızı alıp çıktıktan sonra sağa dönerseniz sarı tabelaları göreceksiniz. Transfer 40100 (City Transfer Fixed Rate) diye yazıyor. Taksimetre yok, Viyana’nın her yerine fix ücret 42 euro. Gişede çalışanlardan Türk olanlar da var. Türkler zaten birçok restoran, cafe vs. de karşınıza çıkacak, elinizi kolunuzu sallasanız Türk’e çarpıyor desek yanlış olmaz 🙂

Viyana’da Şehir İçi Ulaşım

Viyana’da nerede konakladığınıza bağlı olarak birçok yere yürünerek gidilebilir. Bunun dışında metro, tramvay, taksi gibi seçenekler de mevcut tabi.

*Yürüme: Biz Leopoldstadt (2.bölge) de konakladık ve şehrin tarihi dokusunun olduğu Innere stadt’a (1.Bölge) yürüyerek varmamız 15 dakika sürüyordu. Birbirine yakın olan noktalarda hep yürümeyi tercih ettik.

*Tramvay: : Seyahatimiz boyunca birkaç kez kullandık. Metroya göre daha yavaş olsa da şehri izleyerek yolculuk etmek keyifli idi. Şehir merkezi ve turistik noktaları görmek için 1 ve 2 nolu tramvay hattını kullanmak yeterli oluyor.

*Metro (U-Bahn): Metro ağı şehrin her yerine yayılmış durumda, bir yerden bir yere gitmek çok rahat. U1, U2, U3, U4, U6 isimli hatlar var. Metro kartlarının 24 saat, 48 saat, 72 saat gibi seçenekleri var. Eğer konaklamanıza bağlı olarak metro kullanacaksanız bu şekilde almayı düşünebilirsiniz. Bunun haricinde tek kullanımlık biletler de var. Tek kullanımlık bilet fiyatı 2,20 euro. 0-6 yaş çocuğunuz varsa ücretsiz seyahat edebiliyor. Bizim gibi Vienna City Card aldıysanız eğer metro, tramvay gibi ulaşım araçlarını ücretsiz kullanabiliyorsunuz. 

Viyana’da metro veya tramvay girişlerinde bizim ülkemizdeki gibi turnikeler yok. Viyanalılar yıllık kart kullanıyorlar, dolayısıyla her seferinde kart okutmaya gerek duymuyorlar. Eğer tek kullanımlık bilet aldıysanız binmeden önce bileti makineye onaylatmak gerekiyor. Biz Vienna City Card kullandığımız için okutmamıza gerek olmadı, direk kullanabildik. Metro ve tramvaylarda kontrol oluyormuş, ancak biz oradayken hiç denk gelmedik. Bir sorun yaşamamak adına biletinizi yolculuk boyunca yanınızda taşımanızda fayda var. Nasılsa sık sık kontrol olmuyor diye biletsiz binmeyi bizce düşünmeyin. Çünkü yakalanırsanız 105 euro cezası varmış, ne olur ne olmaz temkinli olmak gerek.

*Taksi: Şehir içi ulaşımda bu seçenek de mevcut ancak hiç ihtiyaç duymadık.

Vienna City Card Nedir?

Vienna City Card biz turistler için hazırlanmış, hem belirli müzelerde indirim sağlayan hem de toplu ulaşımda kullanabileceğimiz bir seyahat kartı. Vienna City Card’ın bir kırmızı bir de beyaz olanı var. Biz kırmızı olanını tercih ettik.

  •  24 saatlik 17 euro
  • 48 saatlik 25 euro
  • 72 saatlik ise 29 euro 

Eğer Viyana’da müzeleri gezerim, ulaşım ağını da kullanırım derseniz avantajlı olabilir. Bunun için hangi müzelerde ne kadar indirim sağladığına detaylı bakmak gerekiyor. Şuradan bu bilgilere erişebilirsiniz.  Bu kartın havaalanı transferi dahil olan, ayrıca şehir içinde sizi otobüs turu ile gezdiren Hop-On Hop Off’un dahil olduğu versiyonları da var. Dilerseniz bunları da tercih edebilirsiniz. Biz 3 günlük kırmızı kartı kullandık, bizim için yeterli oldu. Kırmızı kart ile 15 yaşından küçük çocuğunuz varsa (yalnızca 1 çocuk) sizinle birlikte toplu taşımalardan ücretsiz faydalanabiliyor. Beyaz kartın fiyatı daha yüksek, ancak bu doğrultuda sunduğu avantajlar daha fazla. Rehberli şehir yürüyüşü turu, Hop on Hop Off otobüs bileti gibi.

Vienna Pass Nedir?

Vienna City Card haricinde bir de Vienna Pass diye bir kart var. Bu kart daha kapsamlı, tabi bu oranda daha pahalı bir kart.

  • 24 saatlik 89 Euro
  • 48 saatlik 127 Euro
  • 72 saatlik 159 Euro
  • 6 günlük 199 Euro

Şehrin 90 tane turistik noktasına ücretsiz giriş, birçok mekanda da hızlı giriş imkanı sağlıyor. Bunun yanı sıra başka avantajları da var. Gezip görmeyi planladığınız yerlere göre ve kaç gün konaklayacağına göre alıp almamaya karar vermekte fayda var. Detaylı bilgi almak için şurayı inceleyebilirsiniz.

İPUCU: Ayrıca İvie diye bir mobil uygulama var. Size digital Viyana rehberi sunuyor. Keşfedilecek yerler, etkinlikler, harita ile seyahatinizi planlamanıza yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra müzelerde ve metro/tramvay gibi toplu taşımada uygulamadan açıp digital kartınızı gösterebiliyorsunuz. Bu yönüyle de kolaylık sağlıyor. Uygulamayı telefonunuza indirip uygulamadan faydalanabilirsiniz.

Viyana’da Konaklama

Viyana’da şehir ilçelere göre bölge bölge olarak ayrılmış ve bu bölgeler numara sistemi ile isimlendiriliyor. Toplamda 23 ilçe var. Viyana’nın 1. bölgesi olan Innere Stadt ve yakın çevresindeki bölgeler şehri keşfetmek ve turistik noktalara kolay ulaşmak için konaklama açısından tercih edilebilir. Tabi konaklama biraz da bütçe meselesi, bütçenize uygun olarak tercihinizi belirleyebilirsiniz. Viyana’da toplu taşıma ile ulaşım mükemmel olduğu için bir yerden bir yere gitmek çok rahat. Hangi bölgede konaklarsanız konaklayın turistik yerlere kolayca ulaşabiliyorsunuz.

Konaklama bölgeleri

Innere Stadt: Viyana’nın 1. bölgesi, tarihi dokunun yer aldığı, gezilip görülebilecek Hofburg Sarayı, Aziz Stephan Kathedrali, Cafe Central gibi bir çok turistik noktayı içinde barındıran şehrin merkezi. Burada konaklarsanız çoğu yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Bu bölgede oteller genel olarak pahalı ve lüks.

Leopoldstadt: Viyana’nın 2. bölgesi, Innere Stadt’a çok yakın, ancak oraya göre daha sakin ve fiyat olarak daha uygun. Aynı zamanda Viyana’nın eski Yahudi yerleşimi de burası. Birçok sokakta siyah cübbeleri, kipa ve şapkaları ile dolaşan Yahudileri görebilirsiniz. Biz bu bölgede konaklamayı tercih ettik. Artık çocuklu bir aile olduğumuzdan Airbnb birçok anlamda bizim için kurtarıcı oluyor. Bu nedenle bir Airbnb evinde konakladık ve sonuçtan memnun kaldık. Mesafeyi anlamanız için şöyle söyleyeyim kaldığımız evden Innere Stadt’a yürümemiz 15 dakika sürüyordu. Evimizin hemen yakınında tramvay ve metro da bulunmakta idi, ulaşım açısından bir sorun yaşamadık. Gün içinde Duru’nun yorulduğu noktada eve gelip dinlenme şansımız da oldu. Sessiz, sakin bir mahalleydi, gece gürültü vs. gibi sorunlar yaşamadık. İlgilenenler için evin linkini de şuraya bırakalım.

Landstrasse: Viyana’nın 3.bölgesi, merkeze yakın, daha ekonomik, sakin ve konaklama açısından tercih edilebilir bir bölge. Belvedere Sarayı bu bölgede yer alıyor. 

Wieden: Viyana’nın 4. bölgesi, birçok sanat galerisini içerisinde barındıran bu bölge turistik yerlerden Wien Museum, Karlsplatz, Karlskirche ve Nashcmarkt’e ev sahipliği yapıyor. 

Mariahilf: Viyana’nın 6. bölgesi, ünlü alışveriş caddesi Mariahilf’den adını alıyor. Alışveriş yapmak isterseniz her daim canlı bir cadde.

Neubau: Viyana’nın 7. bölgesi, daha çok genç nüfus tarafından tercih edilen bir bölge. 

Viyana Gezilecek Yerler

Viyana seyahatimizi uçak saatlerine bağlı olarak 4 gece konaklamalı 3 gün gezilecek şekilde planladık. Biz çocuklu seyahat ettiğimizden daha esnek hareket etmek adına ve de daha önce ailemle Orta Avrupa Turu kapsamında çevre şehirleri gezmiş olduğumdan programı sadece Viyana’yı görme olarak planladık. Ancak siz bütçeniz dahilinde seyahatinizi planlarken programa Prag, Budapeşte ve Bratislava’yı hatta Unesco Dünya Miras Listesi’nde yer alan Hallstatt’ı da ekleyebilirsiniz. Çünkü bu şehirler birbirine oldukça yakın ve ulaşım kolay. Hallstatt bir tık uzak kalıyor (3,5 saat) ancak buralara kadar gelmişken onu da görmek isteyebilirsiniz. 

Gelelim bizim seyahatimize! 3 gün çocuk ile Viyana’yı keşfetmek adına gayet yeterli oldu. Gezilip görülecek yerler, saraylar, müzeler oldukça fazla ancak sadece dışardan göreyim kısa bir şehir turu yapayım derseniz iki gün de yeterli olur. Kaç gün kalırsanız kalın bu şehri seveceğinizi düşünüyoruz. Yüzyıllık sarayları, hala o dönemi yansıtan cafeleri, sakin sokakları, her yerde klasik müzik esintileri, kültürel çeşitliliği ile yaşanılası şehirlerden biri. Gezilecek yerleri aşağıdaki haritada işaretledik. Programınızı oluştururken fayda sağlayacağını düşündüğümüz 3 günlük seyahat planımıza da şuradan ulaşabilirsiniz.

Aziz Stephan Katedrali (Stephansdom-St Stephen’s Cathedral)

Viyana’nın merkezinde, meşhur Stephansplatz caddesi üzerinde yer alan görkemli mimari yapı adeta şehrin simgesi haline gelmiş durumda. Şehre gelen turistlerin ilk durağı desek yanlış olmaz. Tarihi çok eskilere dayanıyor, 1147 yılında inşa edilmiş. Tarihe tanıklık eden bu görkemli katedral, Osmanlı Döneminde Viyana kuşatmaları sırasında halk tarafından sığınak olarak kullanılmış. Gotik mimari tarzındaki cephesine, çatılarına hayran kaldıktan sonra içeriyi de merak ediyorsunuz. İçerinin dekoru da dışarısı kadar büyüleyici gerçekten. Katedralin içinde dönem dönem etkinlikler olabiliyor, onun haricinde içeriyi ücretsiz olarak gezebiliyorsunuz. Dilerseniz ücret karşılığında (343 basamak çıkarak) kulesine çıkıp şehri panoramik olarak izleyebiliyorsunuz. Biz Duru olduğundan zor olur düşüncesiyle kuleye çıkmadık. İsterseniz burada ücret karşılığı rehberli tur da düzenleniyor, ona da katılabilirsiniz. Rehberli tur kapsamında yer altı mezarlığına, hazine odasına ve hem kuzey hem güney kuleye erişebilirsiniz. Genelde giriş cephesinde turist yığını oluyor ve herkes binayı oradan fotoğraflamaya çalışıyor ancak etrafını dolanırsanız arka cephesi de çok güzel.

Aziz Stephan Katedrali

U1 metro hattını kullanarak Stephansplatz durağında inerseniz buraya kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.

House of Music (Haus Der Musik)

2000 yılında açılmış olan bu müzik evi Viyana’nın bir ses müzesi. Çocuklarla buraya giderseniz emin olun çok keyif alacaklar. Çünkü dört katlı bu binanın her katı ayrı bir deneyim fırsatı sunuyor. Piyano şeklinde basamaklardan yapılmış merdiveni çıkarken notaları keyfini çıkarabilir, ilk insanlardan günümüze gelmiş müzik aletlerinin seslerini dinleyebilir, bir filarmoni orkestrasını yönetebilir, ünlü bestecilerin hayatı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Müze sadece çocuklara değil, müziğe ilgi duyan her yaştan kişiye hitap ediyor. Burada yaklaşık 1 saat vakit geçirdik ve Duru için çok keyifliydi. Siz de burayı gezi planınıza dahil ederseniz eğer en az 1 saat ayırmayı düşünmelisiniz.

     

2 numaralı tramvay ile yakınına kadar gelebiliyorsunuz. Schwarzenbergplatz durağında indikten sonra 290 m yürümeniz gerekiyor. 

Viyana Devlet Operası (State Opera House)

Viyana’nın kültürel ve tarihi simgelerinden biri haline gelen Viyana Opera Binası, 1869 yılında inşa edilmiş olup ulusal bir opera binasıdır. 2. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar almış, ardından yeniden inşa edilmiş. Her yıl burada dünyanın dört bir yanından gelen sanatçıların, politikacıların, iş adamlarının katıldığı Viyana Opera Balosu düzenleniyormuş. 2800 kişilik dev opera salonuyla geniş bir seyirci kitlesi var. Biletler koltuk veya ayakta izleyici olarak satılıyor. Klasik müzikten hoşlanıyorsanız operaya bilet alıp bu zarif binada müziğin keyfini çıkarabilirsiniz. Dilerseniz rehberli tur eşliğinde gösteriyi izlemeden binayı gezebiliyorsunuz. 

Devlet Opera Binası

2 numaralı tramvay ile Oper Karlsplatz U durağında ya da U1 metrosunu kullanarak Karlsplatz durağında inerek ulaşım sağlayabilirsiniz.

Mozart Evi (Mozarthaus)

Müziğin dehası Wolfgang Amadé Mozart’ın günümüze kadar gelebilen tek evi, aynı zamanda en pahalı ve en büyük evinin burası olduğu bilinmektedir. Hayatının en verimli dönemlerini geçirdiği, birçok besteye imza attığı bu evde 1784-1787 yılları arasında yaşamış. Hem Mozart’ın yaşadığı bu evi, hem de 3 yıl gibi kısa bir sürede imza attığı eserlerini görmek isterseniz burayı ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti ve diğer bilgiler için buraya bakabilirsiniz.

Mozart’ın evi

Mozarthaus Aziz Stephan Katedrali’nin çok yakınında yer alıyor. Yakınlarda iseniz zaten yürürsünüz ancak toplu taşıma kullanacağınız bir uzaklıkta iseniz U1 metro hattını kullanarak Stephansplatz durağında inerseniz buraya kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.

Graben Caddesi-Veba Anıtı

Avrupa’da yaygınlaşan veba salgının Viyana’yı etkisi altına alması ile 1679 yılındaki Büyük Veba Salgında hayatını kaybeden 76 bin kişinin anısına dikilen bu anıt, şehrin en önemli caddelerinden Graben Caddesi üzerinde yer alıyor. Barok tarzı mimari ile inşa edilen bu anıt veba salgınından kurtuluşu simgelemektedir.

Veba Anıtı

U1 metro hattındaki Stephansplatz durağına 130 m yürüme mesafesindedir.

Yahudi Meydanı (Judenplatz)

Orta Çağ’da Viyana Yahudi Cemaatinin merkezi olan bir meydan burası. Yahudiler bu bölgeye 1150 yılında yerleşmeye başlıyor ve bu bölgede Yahudi hastanesi, sinagog, hamam ve haham evi ile Yahudi okulu inşa ediyorlar. Daha sonra Yahudi soykırımının ardından buraya Avusturyalı Yahudilerin anısına bir Holokost Anıtı inşa edilmiş.

Yahudi Meydanı

Bu meydan yerleşim olarak sokak aralarında kaldığı için buraya yürümek uygun oluyor ancak toplu taşıma kullanacaksanız yakınlarında Schwertgasse isimli otobüs durağı bulunmakta.

Maria am Gestade Katolik Kilisesi (St. Mary on the Strand Church)

Viyana’nın şehir merkezinde bulunan Gotik bir kilise. Sokakların arasında gizlenmiş, pek de turistik olmayan bir noktada yer alıyor. Şehrin en eski kiliselerinden biri olan bu kiliseyi ücretsiz ziyaret edebiliyorsunuz. 

Maria am Gestade Kilisesi

Yakınlarında Schwertgasse isimli otobüs durağı bulunuyor.

Hofburg İmparatorluk Sarayı

Tarihte başta Habsburg Hanedanı olmak üzere birçok Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Hanedanına ev sahipliği yapmış, 13.yy dan kalma kışlık saraydır. Viyana’nın en büyük saray yapısı olup Avrupa’nın da en büyük saraylarından biridir. ’Ekmek yoksa pasta yesinler’’ sözüyle tanınan Fransız Kraliçelerinden Marie Antoinette de burada dünyaya gelmiş.

Hofburg Sarayı

Büyük bir alana yayılan saray yapısı İmparatorluk Daireleri, Sisi Müzesi ve Gümüş Koleksiyonu olmak üzere 3 ana bölümden oluşuyor. İspanyol Binicilik Okulu, Avusturya Milli Kütüphanesi, Butterfly House, Albertina Museum, Viyana Sanat Tarihi Müzesi, Augustinian Kilisesi de saray arazisi içerisinde yer alıyor. Burggarten ve Volksgarten isimli parklar da sarayın etrafında yer alıyor. Gezinizi tamamladıktan sonra çimlere yayılarak dinlenebilirsiniz.

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

1 Swiss Wing, 2a Augustinian Church, 2b Augustinian Monastery, 3 Stallburg, 4 Amalienburg, 5 Leopoldine Wing, 6 Redouten Wing, 7 Winter Riding School, 8 Imperial Library, 9 Augustinian Wing, 10 Archduke Albrecht Palace (formerly Tarouca-de Sylva Palace ), 11 Imperial Chancellory Wing, 12 Festsaal – Festival Hall Wing, 13 St. Michael’s Wing, 14 Neue Burg Wing, 15 Corps de Logis , 16 Palm House or Butterfly House, A Internal Castle Square, B Ballhausplatz – Ball House Square, C St. Michael’s Square, D Schweizerhof – Swiss Court, E Joseph Square, F Albertina Square, G Burggarten – Castle Garden, H Heldenplatz

Viyana’nın ihtişamlı tarihini görmek ve Habsurg Hanedanının hayatını merak edenler için gezilip görülebilir. Ancak büyük bir kompleks olduğu buraya uzun uzun vakit ayırmak gerekiyor. Kapıda sıra beklememek adına biletleri online almak uygun olacaktır. Biz ilgimizi çekmediği için sarayın içini gezmedik, Avusturya Milli Kütüphanesi ve Butterfly House’u gezmeyi tercih ettik.

U3 metrosunu kullanarak Herrengasse durağında inerek buraya ulaşım sağlayabilirsiniz.

Avusturya Milli Kütüphanesi

Hofburg Sarayı içinde yer alan bu güzel kütüphane Avusturya’nın en büyük kütüphanesi imiş. Göz kamaştıran mimarisi, barok tarzda döşenmiş iç mekanı ile görsel bir şölen sunuyor. Tarihi 650 yıl öncesine dayanan bu yapının içerisinde 7,5 milyona yakın eser olduğu söyleniyor. Daha önce Viyana’ya geldiğimde görmediğim ve çok merak ettiğim bir yerdi. İçerinin mimarisine bayıldığımızı söylesek yeri, hayran kalmamak elde değil.

     

Yakınlarında Albertinaplatz isimli otobüs durağı bulunuyor. 2A otobüsleri ile bu durakta inerek ya da bir tık daha uzak olan Herrengasse U3 metro durağından yürüyerek buraya ulaşabilirsiniz.

Butterfly House (Schmetterlinghaus)

Art Nouveau mimari tarzında inşa edilen, cam bir sera olan Butterfly House, Hofburg Sarayı arazisinde yer alıyor. İçerisinde minik bir şelale, küçük bir gölet ve yüzlerce egzotik ve parlak desenli kelebek yer alıyor. Kelebekler serbest bir şekilde etrafta uçuşurken bir anda üzerinize konabiliyor ve şanslıysanız çok güzel fotoğraflar yakalayabiliyorsunuz. Yaz günü buraya girmek çok iyi bir fikir gibi durmasa kısa bir tur atıp çıkabilirsiniz. İçerisi tropikal yağmur ormanına benzeyecek şekilde tasarlanmış, zira sıcaklık sabit olarak 26 derece ve ortam % 80 neme sahip, dolayısıyla bunaltıcı oluyor. 

       

Direk buraya gelecekseniz yakınlarında Burgring adlı tramvay durağı bulunuyor. Burada inerseniz Burggarten parkının içinden geçerek ulaşabilirsiniz. Diğer türlü zaten Hofburg Sarayı’nın içerisinde yer alıyor, eğer sarayı gezmeye geldiyseniz yürüyerek ulaşabiliyorsunuz.

Votiv Kilisesi

Viyana Üniversitesi’nin yanı başında yer alan, ikiz kuleleriyle göze çarpan, mimari açıdan Neo-Gotik tarzda inşa edilen ve dış cephesi kadar iç mekanı da etkileyici olan bu kiliseyi mutlaka görmelisiniz. Giriş cephesindeki taş işçiliğine hayran olmamak elde değil. 99 m yüksekliğindeki kuleleri ile Viyana’nın en yüksek ikinci kilisesi unvanına sahip bu kiliseyi ücretsiz gezebiliyorsunuz. Kilisenin önünde yer alan Sigmund Freud Parkı’nda dinlenip bu muhteşem yapıyı dışardan da seyredebilirsiniz.

         

U2 metrosunu kullanarak Schottentor durağında inip buraya ulaşabilirsiniz.

Avusturya Ulusal Tiyatrosu

Avrupa’nın en eski ikinci tiyatrosu, aynı zamanda Almanca konuşulan dünyanın en büyük tiyatro imiş. 1741 yılından açılan bu tiyatro Belediye Binası’nın hemen karşısında yer alıyor. Açıldığı dönemde İmparatorluk ailesi de tiyatroyu izlemeye geliyormuş. Hatta onlar için Hofburg Sarayı’ndan tiyatro binasına uzanan bir yer altı tüneli inşa edilmiş. 1888 yılında ise şehrin farklı bir bölgesine taşınmış. Yaz sezonunda oyunlar sergilenmiyor ancak dilerseniz rehberli turlar ile bu görkemli binayı gezebiliyorsunuz.

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Yakınlarında Rathausplatz Burgtheather isimli tramvay ve otobüs durağı bulunmakta, ayrıca U2 metrosunu kullanırsanız Schottentor durağında inip yürüyerek buraya ulaşabilirsiniz.

Viyana Belediye Binası (Rathaus)

Neo-Gotik mimari üslupta inşa edilen bu bina 1883’ten beri Belediye Binası olarak hizmet veriyor. Viyana Belediye Başkanı’nın ikametgahı olmasının yanı sıra halka açık etkinlikler de düzenleniyor. Binaya ücretsiz girilebiliyor ancak (Almanca dilli) rehberli turlar eşliğinde bu geziyi gerçekleştirebiliyorsunuz. Bizce içeriyi gezmeye gerek yok ancak yine de girmek isterseniz sitesinden tarih ve saatlerine bakabilirsiniz.

Hemen önünde bulunan Rathauspark’ta yılın birçok döneminde konser, açık hava sineması gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyormuş. Hatta Viyana’ya kışın gelmeyi düşünüyorsanız Noel zamanı büyük bir pazar alanı ve buz pateni pisti kuruluyormuş.

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Avusturya Ulusal Tiyatrosu ile karşılıklı yer aldıkları için aynı şekilde buraya da ulaşım sağlayabilirsiniz.

Avusturya Parlamento Binası

Antik Yunan mimarisi etkisiyle yapılmış bu görkemli yapı Avusturya Parlamentosu’nun iki meclisinin oturumlarını yürüttüğü bir yerdir. Avusturya cumhurbaşkanının yemin töreni burada yapılmak olup aynı zamanda önemli törenlere de hizmet ediyor. Ulusal Konsey Odaları, Federal Konsey ve eski Temsilciler Meclisi gibi yüzden fazla oda içermekte olan binada ayrıca komite odaları, kütüphaneler, lobiler, yemek odaları, barlar ve spor salonları da yer alıyor. Geçmişte Yunanistan demokrasinin beşiği kabul edildiğinden binanın her yerinde Yunan esintileri görmekteyiz. Binanın dışında yer alan Athena heykeli ve çeşmesi de turistlerin ilgi odağı haline gelmiş durumda.

Fotoğraf Kaynak: maps.sygic.com

Viyana Belediye Binası’nın hemen yan tarafında yer alan bu görkemli binanın hemen önünde Parlament isimli tramvay durağı yer alıyor.

Viyana Doğa Tarihi Müzesi (Naturhistorisches Museum)

Viyana Sanat Tarihi Müzesi ile benzer mimaride inşa edilmesinin yanı sıra ortada Maria Theresien Meydanı, iki tarafında Doğa Tarihi Müzesi ve Sanat Tarihi Müzesi karşılıklı olarak yer alıyor. Her iki bina da aynı kişiler tarafından tasarlanmış olup dışarıdan bakıldığında birbirinin aynısı olmasına rağmen iç kısmında ise süslemeler ile farlılık yaratılmış.

Günümüzde müze koleksiyonunda 30 milyona yakın eser bulunuyormuş. Fosiller, dinozorlar, göktaşları, doğal taşlar ve mineraller, böcekler, nesli tükenen hayvanlar, ilkel çağda yaşayan insanların nasıl yaşadığı gösteren balmumu heykeller gibi birçok koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Müzedeki bu koleksiyonun kökeni, İmparator I. Franz’ın kendi koleksiyonunu, onun ölümünün ardından eşi Maria Theresia’nın halka açık sergilemesi fikrine dayanıyormuş. Böyle bir koleksiyona sahip olunması gerçekten inanılmaz, bu koleksiyonu görüp de büyülenmemek elde değil.

Burası her yaştan kişiye hitap ediyor, özellikle ilkokul-ortaokul çocukları burayı çok sevecektir diye düşünüyoruz. Bizim gibi çocuklu Viyana gezisi yapacaklar için de ideal bir yer. Buraya ziyaret etmeye karar verdiyseniz uzun bir vakit ayırmalı düşünmelisiniz.

fotoğraf

U3 metrosuna binerek Volkstheater durağında inerseniz kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Viyana Sanat Tarihi Müzesi (Kunsthistorisches Museum)

Dünyanın en prestijli müzelerinden biri olarak kabul edilen bu müze, başlangıçta Habsburg hanedanlığının gösterişli sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapması fikriyle açılmış olsa da daha sonra çeşitlendirilerek dünyada önemli bir yere sahip olmuştur. Mısır ve Yakındoğu koleksiyonu, Yunan ve Roman Antik koleksiyonu, Kütüphane, Madeni Paralar koleksiyonu, Dekoratif sanatlar koleksiyonu gibi koleksiyonlar yer almaktadır.  Aynı zamanda resim galerisi de bulunmakta olup dünyanın en önemli ressamlarından bazılarının Rönesans tablolarını içeriyor. Sanata dair ilginiz varsa buraya geniş bir vakit ayırmak gerekiyor. 

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Viyana Doğa Tarihi Müzesi ile karşılıklı yer aldığından aynı şekilde ulaşım sağlayabilirsiniz.

MuseumsQuarter

MUMOK ve Leopold isimli iki ana modern sanat müzesinin yanı sıra Kunsthalle Wien, ZOOM Kindermuseum, Architekturzentrum Wien gibi müzeleri de bünyesinde barındıran toplu bir müzeler bölgesi aslında burası. 60.000 m2 lik alana yayılan devasa bir kültür merkezi de diyebiliriz. 1998 yılında eski Kraliyet atlarının yetiştirilip bakıldığı kompleks tadilat edilerek müze bugünkü görünümüne kavuşturulmuş. Müze ziyaretlerinin yanı sıra müzik, dans, sanat gibi alanlarda da etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Müzeye giriş ve etkinlikler hakkında bilgi sahibi olmak için şurayı ziyaret edebilirsiniz. 

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Çocuklu Viyana gezisi için Zoom Kindermuseum’da çocukların ücretsiz girebildiği sergiler haricinde ücretli olarak faydalanabilecekleri oyun grupları da yer alıyor. 0 yaştan 12 yaşa kadar oluşturulan program ve detaylar için burayı inceleyebilirsiniz.

Konum olarak Doğa Tarihi ve Sanat Tarihi müzeleri yakınında yer alıyor. U2 metrosunu kullanarak Museumsquartier durağında inerseniz buraya kolaylıkla ulaşabilirsiniz. 

Mariahilfer Caddesi

Burası Avusturya’nın en uzun alışveriş caddesi. Viyana’dan dönmeden alışveriş yapmayı düşünüyorsanız mutlaka uğranması gereken bir yer. İlginizi çekiyorsa eğer bilindik markaların haricinde TK-Maxx ve Flying Tiger de burada yer alıyor. 

Mariahilfer Caddesi

Cadde Museumsquartier’ın yanından başlıyor. U2 metrosu Museumsquartier durağını kullanırsanız caddenin başından itibaren gezebilirsiniz. İsterseniz U3 metrosu da kullanabilirsiniz. Neubaugasse durağında inerseniz caddenin ortalarında inmiş olursunuz. 

Haus des Meeres

2. Dünya Savaşı’ndan kalma bir uçaksavar restore edilerek akvaryum ve hayvanat bahçesine dönüştürülmüş. Yaklaşık 3500 çeşit hayvan burada sergileniyormuş. Biz yakın zamanda bir akvaryum gezmiş olduğumuz için buraya girmedik ancak çocuklu Viyana gezisi yapanlar tercih edilebilir. Binada 11 kat olduğunu ve dolayısıyla buraya uzun vakit ayırmak gerekeceğini belirtmek isteriz. Detaylı bilgi ve bilet fiyatları için buraya bakabilirsiniz.

Haus des Meeres

Mariahilfier Caddesinin çok yakınında yer alıyor. U3 metrosunu kullanarak Neubaugasse durağında inerseniz kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Viyana Bit Pazarı (Kettenbruckengasse Flea Market- Flohmarkt)

Öncelikle buraya gelecekseniz yalnızca cumartesi günleri açık olduğunu belirtelim. Yaklaşık 400 satıcı burada tezgah açıyor, antikalardan, hediyelik eşyalara her türlü ürünü burada bulabilirsiniz. Üstü açık bir pazar yeri olduğu için sıcakta gezmek zor olabiliyor, ona göre erken saatlerde gelmeyi tercih edebilirsiniz. 

Naschmarkt’in hemen bitiminde burası başlıyor. Gelmişken ikisini birlikte gezebilirsiniz. U4 metrosunu kullanırsanız Kettenbrückengasse durağında inerek hemen pazara ulaşabilirsiniz.

Naschmarkt

Yaklaşık 120 adet standın bulunduğu, 16.yy’dan günümüze gelen Viyana’nın en eski pazar yeri. Buraya sadece pazar yeri demek haksızlık olur. Normal pazar tezgahları haricinde yemek yenecek mekanlar, hediyelik eşya dükkanları da bulunan upuzun bir sokak gibi düşünebilirsiniz. Naschmarkt pazar günleri hariç diğer günler açık. En uygunu cumartesi günü gelip hem bit pazarını hem de burayı görmek olacaktır. 

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Bit pazarı ile yan yana sıralandıklarından aynı şekilde buraya da ulaşım sağlayabilirsiniz. 

Karl Kilisesi (Karlskirche)

Barok mimari üslubuyla yapılan, Roma kubbelerini andıran kubbesi ve Yunan mimari özellikleri ile Avrupa’da adından söz ettiren kiliselerden biri. Cuma ve cumartesi günleri burada klasik müzik konserleri düzenleniyormuş. Viyana kiliselerinde klasik müzik dinlemek gibi bir düşünceniz varsa konser biletleri için buraya bakabilirsiniz.  Eğer içeriyi gezme düşünceniz varsa diğer kiliselere nazaran buraya 8 euro giriş ücreti ödeyerek (10 yaş altı ücretsiz) girebiliyorsunuz. 

Karl Kilisesi

U1 ya da U4 metrolarını kullanarak Karlsplatz durağında inerseniz kolaylıkla ulaşabilirsiniz. 

Belvedere Sarayı (Schloss Belvedere)

Barok tarzda inşa edilen görkemli bir sarayla daha karşı karşıyayız. Belvedere sarayı Savoy Prensi Eugene’nin yazlık ikametgâhı imiş. Prens Eugene’nin bizim tarihimizdeki yeri nedir dersek 18.yy daki Osmanlı-Avusturya savaşlarında Osmanlıları bozguna uğratması ile biliniyor. Hatta Pasarofça Antlaşması onun eseri imiş. Onun ölümünün ardından Maria Theresia burayı satın alıp müze haline dönüştürülmesine, hatta tarihteki halka açık ilk müze olmasına öncülük etmiş. Günümüzde Barok mimari yapılar arasında önemli bir yere sahip olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiş.

Belvedere Sarayı Yukarı ve Aşağı Belvedere olarak iki ana bina ve kocaman bir bahçeden oluşuyor. Yukarı Belvedere Sarayı kalıcı sergilere ev sahipliği yaparken Aşağı Belvedere ise geçici sergilere ev sahipliği yapıyor. Yukarı ve Aşağı Belvedere için ayrı ayrı bilet alabileceğiniz gibi ikisi için tek biletler de satılıyor. Bu tarz kompleks yapılarda biletleri online almak her zaman işleri kolaylaştırır. Çünkü yılın her dönemi ziyaretçi alan yoğun bir yer olduğu için belli bir saat aralığında içeri girebiliyorsunuz. Özetle biraz planlı gitmek gerekiyor. Ben yalnızca bahçeyi gezeceğim diyorsanız eğer orası halka açık, ücretsiz gezebiliyorsunuz.

Belvedere Sarayı

Aşağı mı Yukarı mı hangisini tercih edeyim diyorsanız eğer Gustav Klimt’in ünlü eseri The Kiss tablosunu görmek isterseniz istikamet Yukarı Belvedere olmalıdır. Dip not verelim: 15 Mayıs 1955’te Avusturya’nın II. Dünya Savaşı’ndan sonra özgürlüğüne kavuştuğu anlaşma da burada imzalanmış. Aşağı Belvedere de ise dönem dönem değişen sergiler yer alıyor.

Saraya ulaşım için D tramvay hattını kullanabilirsiniz.

Prater (Lunapark)

Prater’de yer alan lunapark Viyana gezisi sırasında eğlence ve etkinlik arayanlar için doğru adres diyebiliriz! Aynı zamanda çocuklu Viyana gezisi için de güzel bir rota. Biz vakit ayıramadığımızdan uğrayamadık ama adrenalin arayanları buraya alabiliriz 🙂

Öncelikle Avrupa’nın en eski dönme dolabının burada olduğu söyleniyor. Dev dönme dolapta bizdeki gibi açık oturma yerleri değil de kabin içinde kapalı bir oturma alanı bulunuyor. Lunaparktan 250 den fazla eğlence aleti var. Parka giriş ücretsiz imiş, içerde neye binmek isterseniz onun ücretiniz ödüyorsunuz. Hem yetişkinler hem de çocuklar için çeşitli eğlence aletleri var.

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Lunaparkın yer aldığı Prater bölgesi yemyeşil ormanlık bir arazi ve oldukça geniş. Bu bölgede lunaparkın yanı sıra restoranlar, cafeler, disko, spor alanları, kulüpler de bulunuyor. Hatta müze bile var. Dünyaca ünlü balmumu müzesi Madame Tussauds da bu bölgede yer alıyor.

U1 veya U2 metrosunu kullanarak Praterstern durağında inerseniz kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Praterstern durağı birçok hattın çakışma noktası olduğu için otobüs veya tramvay kullanarak da buraya ulaşmak mümkün.

Hundertwasser Evi (Hundertwasser Haus)

Viyana’da görmeye alışık olmadığımız sıra dışı bir bina ile karşı karşıyayız. Avusturyalı ressam ve aynı zamanda mimar olan Friedensreich Hundertwasser ile Joseph Krawina’nın ortak çalışmasının ürünü olan bu sıra dışı bina, aslında bir konut binası. 1983 yılında Toplu Konut Çalışması adı altında yapılmaya başlanmış ve iki yıl gibi bir süre içerisinde tamamlanarak günümüzdeki halini aldığı söylenmekte. Tabi çalışmanın bu kadar kısa sürede bitmesi sıfırdan yapılmasından değil de bir yenileme çalışması olmasından kaynaklanıyor.

Hundertwasser Evi

Hundertwasser evi 53 daire, 4 dükkan ve 16 adet özel terastan oluşuyor. Terasların zemini toprak ile kaplanmış ve üzerlerine 250 adet ağaç dikilmiş. Apartmanda oturanlar olması sebebiyle burası ziyarete açık değil, yalnızca dışardan gezebiliyoruz. Çok turistik bir yer olduğu için günün her vakti kalabalık ve dar bir sokakta yer aldığından bina cephesini kadraja sığdırmak da oldukça zor oluyor. Binanın girişinde bulunan kemerin altından geçerek avlusunu da görebiliyorsunuz.

Avlu kısmı

Hundertwasser’in mimarlığını düz çizgilerin karşıtı, renkli dış cepheler, çevre dostu olarak özetleyebiliriz. Kendine has mimarlığı ile dünyaca ünlü bu ikonik yapıya bugün bir çok turist çekmeyi başaran biri. Hundertwasser’in ”Ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder ve bunları da gerçekleştirir.” sözünün vücut bulmuş hali olan bu binada “Renk dolu bir dünya cennet ile eş anlamlıdır.” sözünün de karşılığını görebiliriz. Mimarlığını doğadan ilham alması, renkleri kullanması noktasında Barcelonalı ünlü mimar Gaudi ile de benzetmezsek olmaz. 

1 nolu tramvayı kullanarak Löwengasse durağında inerseniz buraya kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.

Kunthaus Wien

Hundertwasser’i gezdikten sonra buraya uğramazsanız olmaz, zaten birbirlerine çok yakınlar. Hundertwasser daha çok isim yaptığı için orayı gezip burayı bilmeyen çok kişi var, o nedenle burası genelde gözden kaçıyor. Ama siz uğrayın 🙂

Hundertwasswer evi gibi burası da Friedensreich Hundertwasser’nin eseri. Burası önceden mobilya üreten bir aile şirketi imiş. Hundertwasser’in binayı yenileme çalışmaları sırasında iki bina birleştirilmiş ve ana yapıların iskeletlerine dokunulmamış. Ön cepheye sütunlar eklenmiş. Cephede siyah ve beyazı kullanarak adeta bir dama tahtası yaratan sanatçı renklerle zıtlık fikrini ön plana çıkarmış. Cephesinden fırlayan ağaçlar ve sarmaşıklar doğayla birleşme arzusu ve yaşayan bir bina tasarlama isteğini vurguluyor. Burası şu anda müze olarak hizmet veriyor. Friedensreich Hundertwasser’in resimlerini, kişisel belge ve fotoğraflarını kapsayan daimi sergiyi gezmek ve iç mekanı görmek isterseniz burayı ziyaret edebilirsiniz.

Kunthaus Wien

Hundertwasser Haus’dan buraya 450 m mesafe var, yürüyerek kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Viyana Teknoloji Müzesi

Burası 1918 yılında açılmış, çocuktan yetişkine bilime gönül veren her yaştan kişiye hitap edecek interaktif bir müze olmasıyla biliniyor. 4 katlı büyük bir binada yer alıyor, teknolojiye ilginiz varsa buraya uzun vakit ayırmayı düşünmelisiniz. Biz Duru’nun yaşı (3,5) itibariyle şu an çok hitap etmeyeceğini düşündüğümüz için girmedik. Müzede teknolojinin tarihi, eski yeni buluşlar, enerji, fizik, iş, iletişim ve daha bir çok alandaki teknolojik gelişmeler ve çalışmalara yer verilmiş. 19 yaş altı genç ve çocuklar ücretsiz girebiliyor. Giriş ücreti ve dahası için buraya bakabilirsiniz.

Fotoğraf Kaynak: wikipedia.org

Burası şehir merkezinden biraz uzakta yer alıyor, dolayısıyla tek vasıta ulaşmak biraz zor. U3 metrosu ile gelip Westbahnhof durağında indikten sonra 60 numaralı tramvaya binip Penzinger Straße durağında inebilirsiniz. Ya da tek vasıta olsun derseniz U4 metrosunu kullanarak Schönbrunn durağında indikten sonra 700 m yürümeniz gerekiyor.

Schönbrunn Sarayı (Schloss Schönbrunn)

Avusturya denilince aklımızda saray yapıları kalacak, bu ihtişama kayıtsız kalamayız 🙂 Habsburg Hanedanının kışlık sarayı Hofburg Sarayı idi. Burası da yazlık sarayları imiş. Barok mimari stilde inşa edilen saray yapısı ve bahçelerin yapımı 1744-1749 yılları arasında İmparatoriçe Maria-Theresia tarafından tamamlatılmış. Ülkenin en çok ziyaretçi alan turistik yerlerinden biri olan bu saray, 1996’da UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmış. 

Schönbrunn Sarayı

Sarayda 1441 oda yer alıyor ancak yalnızca 40 tanesi halka açık. Sarayı gezmek isterseniz bunun için ayrı ayrı paketler bulunuyor. Örneğin; 40 odalık turu kapsayan Büyük Tur’un yanı sıra 22 odayı kapsayan İmparatorluk Tur’u da bulunuyor. Biletlerle ilgili detaylara buradan bakabilirsiniz. Böyle kapsamlı turlarda biletler her zaman online almak tavsiyemiz ancak dilerseniz kapıda da biletleri alabiliyorsunuz. Gün ve saat belirlediğiniz takdirde, online bilet ile sıra beklemeden kolaylıkla içeri girebilirsiniz. Bahçenin çoğu bölümü halka açık olmasına rağmen, Great Parterre, Privy Bahçesi ve Orangery Bahçelerine giriş için bilet gerekiyor. Saray yapısına doğru ilerlerken bahçede spor kıyafetleriyle yürüyüş, koşu yapan insanlar görmeniz mümkün. Zira o kadar büyük bir ormanlık arazi ki, yaz sıcağında ağaç gölgelerinde yürüyüş için oldukça doğru bir yer.

Sarayın ihtişamlı yapısı ve güzel bahçeleri haricinde burada çocuklara hitap edecek bir Çocuk Müzesi ve Hayvanat Bahçesi de yer alıyor. Hayvanat bahçesinin oldukça eski bir geçmişi var, 250 yıldan fazladır hizmet ettiği söyleniyor. Biz yalnızca Çocuk Müzesini gezdik ve Duru için inanılmaz keyifliydi. Öncelikle ilk giriş kısmında hem siz hem de çocuğunuz dönem kıyafetlerini deneyebiliyor, peruk veya şapka takabiliyor, hatta fotoğraf çektirebiliyorsunuz 🙂 Kıyafetler çocuklar için 2 yaştan itibaren başlıyordu ve yaş gruplarına göre ayrılmış durumdaydı. Duru bu kısımda inanılmaz eğlendi.

       

Daha sonra sarayın odalarını geziyorsunuz. Çocuklar içerde serbestçe dolaşıp diledikleri oyuncaklar ile oynayabiliyor, odalarda dolaşabiliyorlar. Örneğin bir odada perukları süsleyip saç yapıyorlar, diğer bir odada sarayda yaşayan bir çocuğun sabahtan akşama kadar tüm vaktini nasıl geçirdiğini öğrenebilecekleri resimler ve bunu anlatan oyuncaklar yer alıyor. Yemek odasında saraydaki yemek masası düzenini görürken, çocuklar da bu duruma dahil olup eşyalarla oynayabiliyorlar. Eğer gelmeyi düşünürseniz sadece çocuk müzesi kısmına minimum 1 saat hatta çocuğunuzun rahat gezmesi adına 2 saat ayırmanız gerekir, çünkü gezilecek ve görülecek çok fazla şey var. 

Gelelim ulaşım kısmına, saray bir tık şehrin dışında kalsa da ulaşmak zor değil. U4 metro hattına binerseniz Schönbrunn durağında inerseniz kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Bizce en kolayı metro olsa da dilerseniz 10 ve 58 nolu tramvayları veya 10A numaralı otobüsü de kullanabilirsiniz. 

Viyana Yeme & İçme

Viyana’da yemek denilince akla ilk gelen şüphesiz şnitzel olacaktır. Bu kadar meşhur olan şnitzelin lezzeti gerçekten dillere destan olacak kadar var mı bizce tartışılır 🙂 Neyse bunun kararını size bırakalım, buraya kadar geldiyseniz yemeden dönmeyin tabi ki.

Şnitzeli nerede yiyelim diyorsanız bunun için öne çıkan bir mekan var ki o da Figlmüeller. Viyana’ya gitmeden bloglara şöyle bir göz attıysanız muhakkak bu mekanı görmüşsünüzdür. Figlmüeller’in iki şubesi bulunuyor. İlki 1905’den beri hizmet veren Figlmüeller Wollzeile, diğeri ise Figmüeller Bäckerstraße. Hangisine gidelim derseniz açıkçası hiç farketmez çünkü lezzet ikisinde de aynı. Şöyle bir husus var ki popüler bir mekan olduğu için kapısında kuyruk oluyor. Bu anlamda gitmeden rezervasyon yaptırmak mantıklı olacaktır. Mekanla ilgili detaylı bilgi ve rezervasyon için şuraya bakabilirsiniz.

Biz şnitzeli yine Figlmüeller’in bünyesinde olan ancak daha modern bir konsepte sahip olan Lugeck’te yemeyi tercih ettik, dilerseniz burayı da düşünebilirsiniz. Şnitzelin dana, domuz ve tavuk çeşitleri bulunuyor. Sipariş verirken tercihinizi belirtebilirsiniz. Tek prosiyonu iki yetecek ölçüde büyük olarak geliyor. Yanında semizotlu, ballı hardallı patates salatası ile birlikte servis ediyorlar. Ayrıca menüden seçmiş olduğumuz patates çorbası da çok lezzetliydi. Seyahat tarihimiz belli olduğundan gitmeden üç hafta önce rezervasyon yaptırdık. Siz de yaptırmak isterseniz şuradan yaptırabilirsiniz. Çocuklu bir aile olarak gösterdikleri özen ve nazik hareketleri ile biz mekanı çok sevdik ve memnun olarak ayrıldık.

Lugeck

Avusturya yerel lezzetlerine şöyle bir bakacak olursak:

  • Tafelspitz: Viyana mutfağında oldukça popüler olan, et suyunda sebzenin, baharatlarla bezenerek haşlanması ve içinde dana eti de bulunduran, bir nevi bizdeki et haşlaması da diyebileceğimiz Avusturya lezzetlerinden birisi.
  • Apfelstrudel: Kökeni 18.yy a dayanan, fındıklı, çikolata dolgulu, elmalı, üzümlü, limonlu çeşitlerinin de bulunduğu, ince hamurdan yapılan ve üzerine pudra şekeri serpiştirilen bizdeki elmalı turta benzeri bir tatlı çeşidi.
  • Sachertorte: Kendisine basitçe çikolatalı kek desek haksızlık olmaz ancak bizim abartıldığını düşündüğümüz bu tatlının bir o kadar da seveni var. Öyle ki; hikayesi 1800’lere dayanan bu pastanın şefi Franz Sacher’in oğlunun, bu tatlıyı bizlerle buluşturmak için açmış olduğu Hotel Sacher’in önünde upuzun kuyruklar mevcut. İçerisinde kayısı marmelatı yer alan ve yanında krema ile servis edilen bu tatlı, biraz ağır olduğundan bir dilimi iki kişi birlikte yemek uygun oluyor.
  • Melange: Eşit miktarda süt ve kahvenin buluşması ile üzerine köpük eklenerek yapılan, yumuşak içimli, cappucinoya benzer bir kahve. Osmanlının etkisiyle Viyanalıların Türk kahvesi ile tanıştıkları ve onu yumuşatarak Melange kahvesi haline dönüştürdükleri söyleniyor.

Tarihi dokusu ve ambiyansı ile sizi etkileyebilecek, 1876’dan beri hizmet veren Cafe Central, buralara kadar geldiyseniz görmeniz gereken yerlerden. Bir zamanlar Sigmeund Freud, Stefan Zweig, Adolf Hitler gibi isimler buranın müdavimiymiş. Mekânın ambiyansını ve dekorasyonunu görmek, yanında bir kahve tatlı yemek isterseniz yolunuzu buraya düşürebilirsiniz. Cafe Demel ise yine isim yapmış tatlıcılardan. 1786’dan beri var olan bu mekân sarayın resmi tatlıcısı olarak biliniyor.

Cafe Aida’nın diğer bahsettiğim cafeler gibi tarihi bir geçmişi olmasa da pembe beyaz konsepti ile hoşunuza gidebilecek birçok tatlı çeşidini bulabileceğiniz bir yer olmasının yanı sıra aynı zamanda da birçok şubesi var. Son olarak Öfferl’den bahsedelim. Kendileri birçok pasta ve fırın ürünlerini bulabileceğiniz bir zincir fırını. Viyana’da pastane ürünleri anlamında sorun yaşayacağınızı düşünmüyoruz, zira bunun için çok fazla mekan var.

Viyana’ya Dair Tavsiyeler & Notlar

– Pazar günü marketler dahil hemen her yer kapalı. Buna göre alışverişinizi önceden yapmayı planlayabilirsiniz. Restoranlar, cafeler açık oluyor.

Spar, Billa ve Hofer hemen her yerde görebileceğiniz süpermarket zincirleri. Buralarda gıdaya dair tüm ihtiyaçlarınızı bulabilirsiniz.

– Spar markette bulabileceğiniz Bio-Jogurt (Griechischer Art) marka yoğurt bizim damak tadımıza yakın bir yoğurt, bebekli veya çocuklu geleceklere tavsiyedir.

– Şehir merkezi dümdüz, bebek arabası ile gezmeye uygun.

– Dönüşte havalimanında bekleme süresi uzayan çocuklu aileler için pasaport kontrolünden geçtikten sonra giden yolcu katında çocuk oyun alanı yer alıyor.

-Çocuklu Viyana gezisi yapacak aileler için House of Music, Haus der Meeres, Butterfly House, Viyana Doğa Tarihi Müzesi, Prater, Schönbrunn  Sarayı Çocuk Müzesi, Zoom Kindermuseum, Viyana Teknoloji Müzesi nokta atışı yerler.

– Aziz Stephan Katedrali’nin bulunduğu caddede envaiçeşit hediyelik eşya dükkanı var, alışveriş yapmak isteyenler buralara bakabilir.

– Viyana’nın olmazsa olmazlarından Mozart çikolatası almak isterseniz bir çok hediyelik eşya dükkanının yanı sıra süpermarketlerde de bulunuyor. Unuttuysanız eğer havaalanında duty free den de alabilirsiniz.

– Dokuz kat gofretin atası olarak kabul edilen Manner marka gofret burada epey meşhur. Bildiğimiz sıradan gofret ama işte 🙂 Birçok çeşidi ve farklı konseptte hediyelik çeşitleri de bulunuyor. Almak isterseniz Aziz Stephan Katedrali’nin bulunduğu sokakta köşede Manner adıyla sadece bunun için bir dükkan var. Bunun haricinde süpermarketlerde de bulabilirsiniz.

– Su için yanınızda şişe bulundurursanız hemen her yerde (metal silindir şeklinde çeşmeler) göreceksiniz. Dilediğiniz gibi doldurup içebiliyorsunuz.

– Dil sorununuz varsa Viyana için endişelenmenize gerek yok. Çünkü adım başı Türklerle karşılaşacaksınız. Müzelerde, pastanelerde, cafelerde, sokaklarda her yerde bir Türk yoğunluğu var. Adeta küçük bir Almanya gibi 🙂

Yeni bir seyahatte görüşmek dileğiyle !

 

Related posts

Lviv Gezi Rehberi

Bir Airbnb Deneyimi (Lviv)

Kiev Gezi Rehberi