Kuzey Kıbrıs Gezi Rehberi

Bir uçak mesafesinde, yanı başımızda yer alan, tarihi güzelliklerinin göz ardı edildiği, daha çok beş yıldızlı ultra lüks otelleri ve casinoları ile isminden söz ettiren yavru vatanımız Kıbrıs! Buraya yalnızca deniz, kum, güneş ve lüks otelleri için gelmek haksızlık olur, gezilecek görülecek bir o kadar yeri var.

Daha önce ailemle iki kere gitme fırsatım olmuştu ancak Tazegezginler olarak eşimle birlikte ilk Kıbrıs gezimiz oldu diyebilirim.

Girne Limanı

Kıbrıs’ta İklim

Akdeniz ikliminin hakim olduğu adada sıcak hava hakim. Burada deniz sezonu Türkiye’ye göre erken açılıyor, mayıs ayından itibaren denize girmek mümkün. Adanın en sıcak zamanları ise; Temmuz ayında görülüyor. Eğer deniz, kum, güneş tatili yanı sıra gezmeyi de düşünüyorsanız seyahatinizi planlarken bunu göz önünde bulundurun deriz, çünkü sıcakta gezmek gerçekten zor oluyor. Biz haziran sonu itibariyle seyahatimizi gerçekleştirdik, öğlen saatlerinde hava gerçekten bunaltıcıydı. Adaya gezmek için geliyorsanız eylül ekim ayları ya da mayıs ayı güzel bir tercih olabilir.

Kıbrıs’a Ulaşım

Türkiye’nin bir çok büyük şehrinden uçakla Lefkoşa’daki Ercan Havalimanı’na uçarak Kuzey Kıbrıs’a ulaşmak mümkün. Bunun yanı sıra Mersin, Taşucu, Alanya’dan deniz otobüsü ve feribot seferleri ile de Kuzey Kıbrıs’a gidebilirsiniz.

Biz ucuza.ucak sayesinde aldığımız, çok ama çok cüzi bir ücret ödediğimiz Pegasus biletimizle Ankara’dan Kuzey Kıbrıs’a uçtuk. Kıbrıs ne kadar bizden bir parça olsa da Kıbrıs’a uçmak için dış hatlar terminalini kullanıyorsunuz.

Kıbrıs’a Kimlikle Girebilir Miyim?

Türk vatandaşları pasaporta ihtiyaç duymadan yalnızca kimlik ile ülkeye giriş yapabiliyorlar. Check-in yaptırırken size aşağıda görmüş olduğunuz formu veriyorlar, o formu dolduruyorsunuz. Onu seyahatiniz boyunca yanınızda bulundurduğunuz sürece herhangi bir problem olmuyor.

Pasaportsuz giriş-çıkış formu

Pasaportumla gireyim gibi bir düşünceniz varsa tavsiye etmeyiz. Neden derseniz sonrasında Yunanistan’a veya Güney Kıbrıs’a gitme planı yaptınız diyelim, vize konusunda sıkıntı yaşanıyormuş bilginiz olsun. Kuzey Kıbrıs ne yazık ki Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından resmi olarak tanınmıyor. Kimliğinizle girin, hem sonrasında sıkıntı yaşamazsınız, hem de boşuna yurt dışı çıkış harç pulu ödememiş olursunuz.

Kuzey Kıbrıs’dan Güney Kıbrıs’a geçebilir miyim gibi bir düşünceyi ise aklınızdan silip atın. Güney Kıbrıs için vize almanız gerekiyor. Ancak vizeniz de olsa Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a geçiş yapamazsınız. Direk Güney Kıbrıs’tan ülkeye giriş yapmalısınız, bununla ilgili detaylı bilgiye ise; şuradan ulaşabilirsiniz.

Ercan Havalimanından Şehre Ulaşım

Biz araç kiraladığımızdan havaalanından otelimize araçla geçtik. Bununla ilgili detaylı bilgilere aşağıda Kıbrıs Şehir İçi Ulaşım başlığında yer verdik. Tavsiyemiz Kıbrıs’ta rahat gezebilmek adına sizin de araç kiralamanız yönündedir, ancak araç kiralamayı düşünmezseniz havalimanından ulaşım için taksi ya da havalimanı otobüs servislerini de kullanabilirsiniz.

Kıbrıs Ercan Havalimanından şehir merkezine havalimanı otobüs servisleri ile gitmeyi düşünürseniz KIBHAS sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Havalimanından servisler ile Lefkoşa, Girne, Lefke, Güzelyurt ve Gazimağusa’ya ulaşmak mümkün. Servis saatleri ve iletişim numaraları ile ilgili bilgiler sitede yer alıyor. 22.00’ye kadar aramanız halinde rezervasyon yaptırabilirsiniz.

brıs’ta Şehir İçi Ulaşım

Kıbrıs’ta ne yazık ki gelişmiş bir toplu taşıma ağı yok, dolayısıyla gezilecek yerlerin çoğuna toplu taşıma ile ulaşmak mümkün değil. Seçeneklere şöyle bir bakacak olursak;

*Dolmuş: Girne’nin merkezinde Girne-Lefkoşa arası 10 dakikada bir kalkan dolmuşlar var. Bilet fiyatı ise 7 TL. Lefkoşa’da Barbarlık Müzesi hariç gezilecek yerler merkeze yakın, Girne’den Lefkoşa’ya dolmuşla giderseniz merkezi yürüyerek gezebilirsiniz. Dolmuşlar aşağıda eklemiş olduğum haritada görebileceğiniz Karakız otopark önünden kalkıyor.

*Otel Servisi: Otellerin şehir merkezine servisleri oluyor. En azından bu şekilde şehir merkezine inerek civarı gezebilirsiniz.

*Taksi: Alternatif olarak taksi seçeneği de mevcut ancak biz kullanmadık.

*Araç kiralama: Kıbrıs’ta gezmek için en iyi seçenek araç kiralamak. Araç kiralamayı düşünüyorsanız trafiğin bize göre tersten (yani soldan) aktığını göz önünde bulundurun deriz. (Kıbrıs zamanında İngiliz Kolonisi olduğundan trafiğin soldan akma geleneği oradan geliyormuş.) Direksiyon da sağda olduğundan araba kullanmak biraz kafa karıştırıcı olabiliyor, özellikle kavşaklarda dikkatli olmak lazım. İlk başta biraz zorlanıyorsunuz ama yavaş ve temkinli bir şekilde giderseniz bir sorun olmayacaktır diye düşünüyoruz, zaten birçok noktada radar olduğundan ister istemez hız yapamıyorsunuz. Ancak kendinize güvenmiyorsanız hiç bu işe girişmeyin, çünkü gerçekten dikkat gerektiriyor.

Biz gitmeden önce toplu taşımanın kısıtlı olduğunu bir çok yerde okumuştuk. Adanın farklı noktalarına da gitmek istediğimiz için en doğru seçeneğin araç kiralamak olduğuna karar verdik. Gitmeden önce Ercan Havalimani Rent A Car‘dan günlüğü 140 TL’ye araç kiraladık ancak aracı Trip Rent A Car‘dan teslim aldık. Sanırız ortak firmalar oluyorlar. Micra tercih etmiştik, Suzuki Swift verdiler. Minik, sevimli bir araçtı. Aracı kim kullanmayı düşünüyorsa onun ehliyetini firmaya veriyorsunuz, gerekli bilgileri dolduruyor. Eğer aracı birden fazla kişi sürmeyi planlıyorsa her birinin ehliyeti gerekiyor. Bu arada benzinin de Türkiye göre ucuz olduğunu belirtelim.

Minik arabamız

Kıbrıs’ta kiralık araçlar kırmızı plakalı. Dolayısıyla yerli araç sahipleri acemi olduğunuzu anlayıp ona göre size karşı dikkatli davranıyorlar 🙂 Aracımızı hava limanında teslim aldıktan sonra Girne merkeze bir tık uzaklıktaki otelimize doğru yola koyulduk. İlk anların oldukça zor olduğunu söylemeliyim 🙂

Kıbrıs Para Birimi

Kuzey Kıbrıs’ta da bizdeki gibi Türk Lirası (TL) kullanılıyor. Türkiye’deki çoğu banka orada da işliyor. Para çekmek için atm leri rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Kıbrıs’ta Konaklama

Konaklama anlamında en çok seçenek Girne’de yer alıyor. Ancak havalimanı Lefkoşa’da yer aldığından ve dönüşte havalimanına ulaşım kolaylığı göz önünde bulundurulursa konaklamada Lefkoşa da tercih edilebilir. Biz 4 gecelik seyahatimizde konaklama tercihimizi Girne’deki The Olive Tree Hotel‘den yana kullandık. Otel rezervasyonumuzu ise gitmeden yaklaşık 1 ay önce Hotels.com üzerinden yaptık. Otelin fiyatına gelecek olursak sabah kahvaltısı ve akşam yemeği dahil gecelik (iki kişi) 300-400 TL aralığındaydı. Rezervasyonumuzu yaparken Deluxe Villa tercih etmiştik. İyi ki öyle yapmışız, çünkü gördüğümüz kadarıyla standart odaları gittiğimiz dönem (Haziran 2019) itibariyle çok basık ve sıcaktı.

Kıbrıs seyahatimizi planlarken asıl amacımız deniz, kum, güneş tatili değil de gezip görme olduğundan biz sahilden biraz içeride konaklamayı tercih ettik. The Olive Tree Hotel Çatalköy adında Girne’nin iç kısmında şirin bir kasabada yer alıyor. Daracık sokakları, beyaza boyalı evleri ile biz Çatalköy’ü çok sevdik. Gezip görmeyi, yeni yerler keşfetmeyi hedeflediğimiz seyahatlerimizde otelle ilgili beklentilerimiz yüksek olmuyor. Gün boyu gezdiğimizden zaten otelde çok zaman geçirmiyoruz. Bu anlamda otelden beklentimiz temiz bir oda ve yemek oluyor. Biz The Olive Tree Hotel‘den memnun kalarak ayrıldık.

The Olive Tree Hotel

Kıbrıs’ta Nereleri Gezelim?

Kıbrıs doğası ve tarihi güzellikleri ile anılmasa da gezilip görülecek yeri aslında tahmininizden çok var. Girne’de kaleyi, manastırları ve limanı gezebilir, Lefkoşa’da başkentin tarih dolu sokaklarını arşınlayabilir, Gazimağusa’da açık hava müzesi tadında birçok tarihi yapıyı bir arada görebilir, Güzelyurt’ta doğanın güzelliklerini keşfedebilir, Karpaz’ın altın kumsalında ise denize hayran olabilirsiniz.

Biz 4 günlük seyahatimiz süresince Lefkoşa-Girne-Gazimağusa’yı gezdik. Araç kiralamamıza rağmen adanın en kuzey ucu ve muhteşem plajına sahip Karpaz’a gidemedik. Hem trafiğin soldan akması sebebiyle araç kullanırken zorlanmamız hem de Karpaz’a gidiş dönüş mesafesinin uzun zaman alması dolayısıyla orayı eledik. Bizimki hafta sonuyla birleştirilmiş kısa bir tatildi. Eğer daha uzun süreli bir tatil programınız varsa ya da gezip görme öncelik sıranıza göre Karpaz’ı da gezi programınıza ekleyebilirsiniz. Ailemle daha önce Kıbrıs’a geldiğimde orada denize girme şansım olmuştu, denizi ve kumsalı gerçekten çok güzel. Pırıl pırıl parlayan altın kumsalı, caretta carettaları, güzel gözlü eşekleri, milli parkı, kilise ve manastırları, el değmemiş doğasıyla Karpaz gerçekten görülesi bir yer.

Girne

Güneyinde Beşparmak Dağları, kuzeyinde ise Akdeniz! Kuzey Kıbrıs’ın göz bebeği Girne’de yer alan gezilip görülecek yerlere aşağıdaki haritada yer verdik.

Girne Kalesi

Girne’de görülmesi gereken yerlerin başında gelen Girne Kalesi sahilde Girne Yat Limanının hemen yanı başında yer alıyor. Girişte bilet alıyorsunuz, bilet ücreti 7 TL.

Dikdörtgen plan şemasına sahip olan Girne Kalesi Bizans, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngilizler gibi bir çok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış durumda. M.S 7. yüzyılda Arap akınlarına karşı kenti savunmak amacıyla Bizanslılar tarafından inşa edilen kale İngilizler döneminde son halini almış. Kale’de doğu binaları, sergi salonu, Lüzinyan kulesi, St. George Kilisesi, sarnıç, tanıtım odası, zindanlar, Venedik kulesi ve Batık Gemi Müzesi gibi gezilecek bir sürü kısım yer aldığından burayı tam anlamıyla gezmek en az 1 saatinizi alıyor. Bizim gibi sıcak bir havada giderseniz gezmek biraz zor oluyor ama yukarı çıkınca manzara o kadar güzel ki, hayran kalıyorsunuz. Tarihe ilginiz varsa burayı seveceksiniz, gerçekten büyük ve dolu dolu bir yer.

Girne Kalesi

Batık Gemi Müzesi

Batık Gemi Müzesi Girne Kalesi’nin içinde yer alıyor, buraya girmek için ayrıca bir ücret ödemiyorsunuz.

Helenistik döneme ait olduğu düşünülen gemi batığı 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından bulunmuş ve gerekli çalışmalarla su yüzeyine çıkarılmış. Bugüne kadar bulunan en eski gemi olduğu düşünülüyormuş. Etkileyici bir müze, burayı es geçmeyin.

Batık Gemi Müzesi

Girne Marina

Burası cafe ve restoranlarla çevrili Girne’nin kalbi diyebileceğimiz konumdaki liman kısmı. Gündüz sakin bir havası olsa da akşam saatlerinde gelirseniz burada gün batımını izleyebilir, restoran ve barlarda eğlenceli vakit geçirebilirsiniz.

Girne Marina

Bellapais Manastırı / Beyaz Giymiş Meryem Ana Kilisesi

Bellapais Manastırı Girne’nin merkezinden biraz uzakta Beylerbeyi adında şirin bir köyde yer alıyor. Manastır giriş ücreti 7 TL. Biz buraya kiraladığımız araçla geldik. Şunu belirtelim ki arabayla buraya gelmek biraz zor oldu, bazı yollar o kadar dardı ki tek aracın geçmesi bile zorken karşıdan araç gelirse ne yapacağız diye düşünmekten kendimizi alamadık. Neyse ki sağ salim vardık. Girne’de en beğendiğimiz, bizi en çok etkileyen yer burası oldu. Bir tarafımızda Beşparmak dağları, diğer tarafımızda ise deniz… Buraya hayran kaldık diyebiliriz 🙂

Beşparmak dağlarının eteklerine kurulmuş manastırın bugünkü adı Fransızca ”Abbaye de la Paix” den (Barış Manastırı) türemiş. Gotik mimarının en güzel örneklerinden biri olan manastırın ilk yapımı 1198-1205 yılları arasında imiş. Manastırın ilk sakinleri ise Kudüs’ten göç eden Augustinian mezhebi rahipleriymiş. Bellapais Manastırı ile ilgili detaylı bilgiye sahip olmak isterseniz şu yazımızı okuyabilirsiniz.

Bellapais Manastırı dönem dönem çeşitli müzik festivallerine ev sahipliği yapıyormuş. Bizim gittiğimiz dönemde yoktu ama sizin seyahatinize denk gelirse burada keyifli bir konser izleyebilirsiniz. Buraya kadar gelmişken mutlaka Beylerbeyi köyü sokaklarında dolaşın, sevimli Rum evlerini görün, dükkanları gezin. Sabah erken saatlerde gelirseniz kalabalığa yakalanmadan manastırda güzel kareler yakalayabilirsiniz.

Bellapais Manastırı

Bellapais’e kadar geldiyseniz size bir önerimiz olacak. Tarihi Değirmen Historic Mill Cafe, buraya da uğrayın. Burası pek bilinmese de aslında burası sadece bir cafe değil, aynı zamanda 200 yıllık bir mirasın sahibi. Buradaki tarihi un ve zeytinyağı değirmenleri 1974 öncesine kadar aktif olarak çalışıyormuş. Önceleri dağdan gelen suyla çalıştırılan değirmen teknoloji gelişince İngiltere’den getirilen dizel bir motorla çalıştırılmaya devam ediliyor. Bir süre sonra da kullanılamaz hale gelince atıl bir şekilde kalıyor. 2012 yılında Turizm Bakanlığı ile Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin restorasyonu ile müze işlevine kavuşturulan tarihi değirmen aynı zamanda cafe olarak hizmet veriyor. İşletmenin sahibi Tevfik Bey çok güler yüzlü biri, bize mekanı gezdirirken rehberlik de yaptı. Burada bir mola verebilir, Tevfik Bey’in eşinin ev yapımı limonatasının tadına bakabilirsiniz 🙂

Tarihi Değirmen Historic Mill Cafe

*Girne’de seyahatiniz boyunca vaktiniz olursa St. Hillarion Kalesini, İngilizlerin adaya ayak bastığında yerleştiği ilk yer olan Karaman/Karmi Köyü‘nü ve İtalyan asıllı bir silah tüccarına ait olan Maviköşk‘ü de gezebilirsiniz.

Lefkoşa

Berlin’in birleşmesinden ardından dünyada sınırla ikiye bölünmüş tek başkent unvanına sahip, adanın ortasında yer alan Kuzey Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa! Lefkoşa’da gezilip görülecek yerlere aşağıdaki haritada yer verdik.

Girne Kapısı

Venedikliler döneminde Lefkoşa şehri surlarla çevriliymiş. Girne Kapısı da o dönem şehre giriş çıkış yapmak için kullanılan 3 kapıdan biriymiş. Lefkoşa-Girne arasındaki yolculuklar bu kapıdan başlayıp bu kapıda son bulduğundan Girne Kapısı adı ile anılmaya başlamış. Osmanlılar döneminde kapının iki yanındaki surlar yıkılarak yol yapılmış. Şu an şehrin ortasında kalmış durumda olan bu yapıda Lefkoşa Turizm Enformasyon Ofisi yer alıyor.

Girne Kapısı

Selimiye Camii (St. Sophia Kathedrali)

14. yüzyılda Lüzinyanlılar tarafından inşa edilen yapı gotik mimarisi ile dikkat çekiyor. Aynı zamanda bulunduğu çevre ve etrafındaki yapılar da mimari anlamında göz dolduruyor. Selimiye Camii’ne gelmişken çevresindeki yapılara da mutlaka girin.

Zamanında Lüzinyan krallarının Kıbrıs Kralı olarak taç giyme törenlerinin yapıldığı bir katedral olan bugünkü adıyla Selimiye Camii, içinde Lüzinyan soyluları ile bazı kralların gömülü olduğu bir Latin katedrali olarak ün kazanmış. Osmanlı padişahı II. Selim’in Kıbrıs’ı fethetmesiyle birlikte 1571 yılında bu yapı kiliseden camiye çevrilmiş ve ilk olarak ismi Ayasofya Camii olarak anılsa da sonradan Sultan II. Selim’e ithafen Selimiye Camii olarak değiştirilmiş. Sultan Selim’in talimatıyla kiliseye iki tane minare, bir minber ve bir mihrap eklenmiş olup Osmanlı döneminde adanın en büyük camiisi imiş.

Selimiye Camii

Büyükhan

Osmanlıların adayı fethinden sonra yapılan ilk ve en büyük hanı olan Büyük Han Lefkoşa’da görülmesi gereken yerlerden biri. Bursa’da Kozahan’a gittiyseniz eğer burayı gördüğünüzde aklınıza ilk gelecek yer orası olacaktır.

İki katlı, revaklı iç avlusu, 68 odası ve avlunun ortasında yer alan sekizgen planlı köşk mescidi ile Büyük Han zamanında bir kervansaray merkezi olarak kullanılıyormuş. İngiliz sömürge döneminde hapishane olarak, daha sonra da fakirler için barınak olarak kullanılan han günümüzde el işi ve sanat ürünlerini satan dükkanlara ev sahipliği yapıyor. Dilerseniz burada alışveriş yapabilir veya avlusunda bir kahve molası verebilirsiniz.

Büyük Han

Kumarcılar Han

Kuzey Kıbrıs’ın Büyük Han’dan sonra ikinci büyük hanıdır. Büyükhanla benzer mimari düzenle inşa edilmiş olup Büyükhan’a göre daha mütevazi revaklı bir avlusu var. Osmanlı döneminde ticaret amacıyla kullanılan han günümüzde el işi ve sanat ürünlerini satan dükkanlarıyla hizmet veriyor.

Kumarcılar Han

*Biz bu seyahatimizde gerçekleştiremesek de daha önceden görmüş olduğum Barbarlık Müzesi de Lefkoşa’da gezilip görülecek yerler arasında yer alıyor. Yakın geçmişimizdeki Kanlı Noel katliamının izlerini görebileceğiniz, sizi derinden etkileyebilecek bu müzeyi es geçmeyin. Buraya kadar gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.

Gazimağusa

Adeta açık hava müzesi tadında tarihi ve kültürü bir arada bulabileceğiniz Kuzey Kıbrıs’ın en gezilesi görülesi yerlerinden biri Gazimağusa! Gazimağusa’da gezilip görülecek yerlere aşağıdaki haritada yer verdik. Gezilecek yerlerin çoğu Sur İçi kısmında ve birbirine yürüme mesafesinde yer alıyor.

Lala Mustafa Paşa Camii (St. Nicholas Kathedrali)

St. Nicholas Kilisesi Lüzinyan döneminde inşa edilmiş olup Lüzinyan krallarının ilk olarak Lefkoşa’daki St. Sophia Kilisesi’nde Kıbrıs Kralı olarak taç giymelerinden sonra burada Kudüs Kralı olarak taç giymeleri sebebiyle önemli bir yere sahip. Gotik mimarisi ile dikkat çeken yapı 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğunun Kıbrıs’ı fethi ile kiliseden camiye çevrilmiş. Gerçekten muazzam bir yapı, görüp de etkilenmemek mümkün değil. Yalnızca ön cephesini değil arka cephesini de mutlaka görmelisiniz.

Caminin önünde bulunan kocaman bir ağaç yer alıyor. Bu ağaç tropik bir incir türü olan cümbez ağacı imiş. Aynı zamanda 700 yıllık geçmişiyle adadaki en yaşlı varlık konumundaymış.

Lala Mustafa Paşa Camii

Venedik Sarayı Kalıntıları (Palazzo Del Proveditore)

13.yy’da Lüzinyanlar tarafından Kraliyet Sarayı olarak inşa edilen yapı Namık Kemal Zindanının bulunduğu çevrede yer alıyor. Deprem sonucu yıkılan yapıdan günümüze sarayın batı kısmı ile Salamis’ten getirilen dört sütunun taşıdığı üç kemerli giriş gelebilmiş.

Namık Kemal Zindanı ve Müzesi

Namık Kemal Zindanı ve Müzesi Lala Mustafa Paşa Camiinin karşısında Venedik Sarayı’nın avlusunda yer alıyor. Namık Kemal ”Vatan Yahut Silistre” oyununun sergilenmesi üzerine 1873 yılında buraya sürgün edilmiş. 38 ay boyunca burada sürgün hayatı yaşamış, daha sonra ise; Sultan V. Murat tarafından affedilerek İstanbul’a geri dönmüş.

Namık Kemal Zindanı ve Müzesi

Cafer Paşa Hamamı

1601 yılında Lüzinyan dönemine ait St. Fransis Kilisesi’nin avlusuna inşa edilmiş bir yapı. Ilıklık ve sıcaklık bölümleri ile Osmanlı dönemi mimari üslubunu taşımasına rağmen soyunmalık kısmı Orta Çağ dönemine ait.

Cafer Paşa Hamamı

St. George Grek Kilisesi

Bizans ve Gotik mimarinin özelliklerini bir arada bulunduran 15.yy’da inşa edilmiş bir yapı. Osmanlı kuşatması ile yapının bir kısmı tahrip olmuş, bir kısmı da deprem sırasında yıkılmış. Mağusa’nın en büyük ikinci kilisesi konumunda olan yapıdan günümüze sadece kalıntıları kalmış durumda.

St. George Kilisesi

Othello Kalesi

Othello Kalesi 14. yy’da Lüzinyanlar tarafından limanı korumak amacıyla yapılan bulunan bir iç kale. Othello Kalesi’nin giriş kısmının hemen üstündeki bir mermer kabartması yer alıyor. Kabartmanın üstünde Venediklilerin arması olan St. Mark’ın kanatlı aslanı ve altında ise kaleye bu hali veren kaptan Nicolo Foscarini’nin ismi bulunmakta. Kale içinde Lüznyanlar tarafından kullanılan yemekhane ve yatakhaneler mevcut. Etrafı hendeklerle çevrili kalenin avlusunda kimisi Osmanlı kimisi İspanyollara ait toplar ve gülleler sergileniyor. Kalenin iç avlusunda ise; her yıl pek çok etkinlik düzenleniyor. Kalenin üstüne çıkarsanız limanı ve Gazimağusa’nın muazzam yapılarını bir arada görebilirsiniz.

Othello Kalesi

Othello ismini Shakespeare’in o ünlü eserinden biliriz. Ünlü tragedyanın bir bölümü Kıbrıs’ta bir liman kentinde geçiyor. Shakespeare’in oyunununda Destemona’yı öldüren Othello’nun Kıbrıs’ın Venedikli Askeri Valisi olan Christoforo Moro olduğuna inanıldığından İngiliz sömürge döneminde kaleye Othello Kalesi ismi verildiği söyleniyor.

Salamis Antik Kenti

Tarihi 11. yy’a kadar uzanan zamanında Kıbrıs’a başkentlik yapmış Salamis Anadolu’dan gelen kavimler ve Akalar tarafından kurulmuş bir antik kent. Kuzey Kıbrıs’ta görülmesi gereken yerlerin başında geliyor, ancak açık ve büyük bir alan olduğundan sıcak havada burayı gezmek biraz yorucu olabiliyor. Neredeyse hiç gölge yok, siz de bizim gibi sıcak bir havada gezecekseniz eğer yanınızda şapka ve su bulundurmanızda fayda var.

Salamis kenti 1952-1974 yılları arasındaki kazılarla kısmen açığa çıkarılmış.1974 yılında kesilen kazı çalışmaları 1998 yılından beri Ankara Üniversitesi tarafından yeniden başlatılmış. Ören yerinde görülebilecek yapı kalıntılarının tamamı Roma Dönemine ait. Söz konusu yapılar; gymnasium, forum (agora), hamam, Zeus tapınağı, Roma villası, Aziz Epiphanios Bazilikası, Kampanopetra Bazilikası ve su deposu (vouta).

Tiyatro
Hamam
Gymnasium

Kapalı Maraş

Maraş Gazimağusa’nın bir mahallesi diğer adıyla Hayalet Şehir olarak biliniyor. 1974 İkinci Kıbrıs Harekatı ile Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından şehir ele geçirilmesinden sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararla hem yerleşime hem de iskâna kapatılmış ve mahalle boşaltılmış. Bu bölgede 3000 iş yeri, 99 eğlence merkezi, 25 müze, 24 sinema ve tiyatro, 21 banka, 2 spor tesisi, 45 otel, 60 apartman otel, 4469 ev, 143 resmi daire, 9 kilise, mezarlık ve 8 okul bulunduğu söyleniyor. Zamanında içerisinde dünyaca ünlü isimlerin uğrak tatil yeri olan bu bölgedeki plajları günümüzde yalnızca asker aileleri kullanabiliyor. Palm Beach’e inerseniz burayı yakından görebilirsiniz. Yakından dediğim tellerin arkasından bakabiliyorsunuz. Etrafı tellerle çevrili, giriş yasak, fotoğraf bile çekemiyorsunuz. Son zamanlarda yeniden açılması gündeme geliyor ama ne olur bilinmez tabi.

Glapsides Beach

Kuzey Kıbrıs’ta denize girilecek bir çok güzel plaj bulunmakta. Gazimağusa’da bulunan Glapsides Beach de bunlardan yalnızca biri. Aslında niyetimiz Karpaz’da bulunan Altın Kumsal‘da denize girmekti. Ancak gerek uzak bir konumda yer alması, gerekse trafiğin soldan akmasından kaynaklı yaşadığımız zorluktan ötürü oraya gitmekten vazgeçtik. Daha önce denize girme fırsatı bulduğum Altın Kumsal gerçekten muhteşem. Mitolojide Afrodit’in doğduğu yer olarak kabul ediliyor. O bakirliği, pırıl pırıl parlayan kumu ile gidilip görülesi. İmkanınız varsa mutlaka orada denize girin.

Gelelim Glapsides’a! Gazimağusa turumuzu tamamlayınca denize girmek için Salamis yolu üzerindeki Glapsides’a doğru yola koyulduk. Gazimağusa’ya yaklaşık 6 km mesafede yer alan Glapsides’in sığ bir kumsalı var. Halk plajı olmasının yanı sıra şezlong ve şemsiye kiralamak için işletme mevcut. Duş, wc, soyunma kabini ve cafe imkanı var. Otoparkı var ama yer bulmakta epey zorlandık, kalabalıktı. Denizi ve kumsalı gerçekten güzel, bu civarlarda girilebilecek en güzel plajlardan biri, çocuklu aileler için de uygun.

Kıbrıs’ta Yeme & İçme

Bizim konaklamamız yarım pansiyon şeklindeydi, dolayısıyla sabah & akşam yemeklerini otelde yedik. Hem öğlenleri gezerken vakit bulamamamız hem de otelde yemek yemeği tercih etmemiz sebebiyle Kıbrıs’ta yeme & içme anlamında pek önerimiz yok.

Girne’ de arkadaşlarımızın tavsiyesi üzerine Eziç Peanuts‘ a gittik. Deniz kenarında çok hoş bir mekan, bir şeyler içmek için ya da yemek yemek için uğranabilir. Kuzey Kıbrıs deyince akla gelen temelde iki şey var. Bunlardan biri hellim peyniri diğeri ise şeftali kebabı. Şeftali kebabını Eziç Peanuts‘da deneyimledik. Kebabın ismi bu yemeği ilk yapan Şef Ali’den geliyormuş. Yani şeftali ile bir alakası yok 🙂 Çok beğendiğimizi söylemem ancak denenebilir, tercih sizin.

Kuzey Kıbrıs’a Dair Tavsiyeler & Notlar

-Gitmeden gezilecek yerlere bakmakta fayda var. Tarih ilginizi çekiyorsa Kıbrıs’ın tarih dolu mekanlarını görmeden dönmeyin.

-Dolu dolu gezmek, adanın farklı noktalarına gitmek istiyorsanız araç kiralamanızda fayda var.

-Yakın geçmişimizde derin izler bırakan Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesi mutlaka görün.

Bellapais‘e giderseniz Tarihi Değirmen‘e uğramadan ve köyün sokaklarında kaybolmadan dönmeyin.

-Kuzey Kıbrıs’ın denize girilecek bir çok sahili var. Bizce imkanınız varsa Karpaz’ daki Altın Kumsal‘da denize girin.

-Kıbrıs’ta prizler bizdekilerden farklı. İngiltere usulü 240 voltluk 3 girişli priz kullanıyorlar. Yanınızda dönüştürücü bulundurmanızda fayda var. Dönüştürücünüz yoksa kaldığınız otelin resepsiyonundan isteyebilirsiniz.

-Telefon ve internet için şehir merkezinden Telsim turist hattı aldık. Siz de kendi hattınıza ait bir yurtdışı paketi kullanmayacaksanız eğer telefon & internet işini bu şekilde çözebilirsiniz.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!

Related posts

Viyana Gezi Rehberi

Lviv Gezi Rehberi

Bir Airbnb Deneyimi (Lviv)

2 yorumlar

Ayaz Rent a Car 20 Eylül 2020 - 08:30
Sayfanızı internette araştırma yaparken bulduk, çok güzel bir rehber olmuş Kıbrıs'ı tanıttığınız için teşekkür ederiz. Bizde Kıbrıs'ta araç kiralama işi yapıyoruz. Bir sonraki gelişinizde tanışmak isteriz.
tazegezginler 21 Eylül 2020 - 12:29
Merhaba, çok teşekkür ederiz. Hayat normale döndüğünde yeniden Kıbrıs'a gelmek isteriz. İlginiz için teşekkürler :)
Add Comment